Ana içeriğe atla

Döviz Kuru Üzerindeki Olası Riskler




Dolar, dünyada en çok dolaşımda olan ve dünya ekonomisinde önemli bir güce sahip para birimidir. Aynı zamanda Türkiye’de yatırım için en çok kullanılan döviz çifti USDTRY paritesidir. USDTRY paritesindeki hareketler toplumun çok geniş kısmını etkilemektedir. Genel olarak USDTRY paritesinin değerini etkileyen temel faktörler arasında; TCMB ve FED’in açıklamaları, FOMC toplantı tutanakları, Türkiye, Euro bölgesi ve ABD’nin büyüme oranları, tarım dışı istihdam verileri, işsizlik oranları ve perakende satışlar gibi ekonomik veriler bulunmaktadır. Tabi ki bu saydığımız faktörlerin etkileri çeşitli zaman dilimlerinde değişiklikler göstermektedir. Son dönemde Türkiye’de ve dünyada yaşanan gelişmeler bağlamında önümüzdeki dönem USDTRY için karşılaşılacak olası risklere gelin birlikte bakalım.

Öncelikle enflasyon verilerini analiz ettiğimizde, enflasyonun temelde döviz kuru geçişkenliği aracılığıyla ÜFE kaynaklı olduğunu görüyoruz. ÜFE’nin %42 seviyesinde olması TÜFE üzerinde önemli bir risk göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum ileri ki dönemde TÜFE’yi yukarı yönlü baskılayabilir. Son dönemde Brent cinsi ham petrolün varil fiyatının 75 dolar seviyesine gelmesi ve daha da yükselme ihtimali enerji fiyatları kaynaklı enflasyonu ve cari açığı olumsuz etkileyebilir bu da TL üzerinde baskı yaratabilir.  Ayrıca siyasi gelişme ve jeopolitik riskler döviz kurlarını artırabilir. Döviz kurlarının rekor seviye olan 8,80’li seviyelere tekrar yaklaşması durumunda yerli yatırımcıların dövize olabilecek olası talep artışı DTH seviyesini yukarı çekebilir. Yaşanacak olası kur artışı faiz oranlarını düşürme noktasında TCMB’nin alanını azaltabilir.

ABD Merkez Bankası (FED) yetkililerinin son toplantıda varlık alımlarını ‘bir noktada’ azaltmaya başlamayı tartışmış olması ve 2023 yılı için iki adet faiz artırımı öngörmelerinin yanında faiz artışını 2022 yılında yapma ihtimali önümüzdeki dönemde dolar endeksinde yukarı yönlü hareketi başlatabilir. Bu durum, küresel piyasalarda yatırımcıların endişelerinin artırmasıyla piyasada risk iştahının düşmesine ve dolara olan talebin yükselmesine sebep olabilir.

Pandemi şartlarında ekonomiyi canlandırmaya yönelik gelebilecek olası KGF benzeri bir kredi büyümesi enflasyon üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşturup dolarizasyonun yeniden canlanmasına, altın ithalatının artışına ve cari dengede bozulmaya sebep olabilir.

Son olarak Covid-19 delta varyantı kaynaklı olası 4. dalga ihtimalinin gelmesi durumu, turizm kaynaklı döviz gelirinin beklenenden daha da düşük olmasına ve cari açık üzerinde baskı yaratmasına neden olabilir.

Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle,

Esen kalın.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK) Üzerine

Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK), yeni bir finansman tekniği olarak kurumların bilançolarında yer alan senet veya teminata konu alacaklarının ikincil piyasada pazarlanabilir menkul kıymetler haline dönüştürülmüş halidir. VDMK’a konu olabilecek varlıklar; tüketici kredileri, finansal kiralama sözleşmelerinden doğan alacaklar ve finansal kuruluşlar hariç mal ve hizmet üretimi faaliyetinde bulunan anonim ortaklıkların müşterilerine yaptıkları faturalı satışlardan kaynaklanan senede veya teminata bağlanmış ticari alacakları olabilir. Geçtiğimiz haftalarda basına yansıyan gelişmelere göre TKYB ( Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası )’nın kurucu olduğu Varlık Finansmanı Fonuyla, Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbank’ın 1’er milyar liralık, Garanti Bankası’nın 150 milyon liralık kendi ellerinde mevcut, yüksek kaliteli olan ipoteke dayalı konut kredileri havuz oluşturarak bunları birleştirip karşılığında 3 milyar 150 milyon liralık VDMK ihracının gündemde olduğunu görüyoruz.  Bu s...

Yapısal Reformlar Üzerine

Yapısal Reformlar Yapısal Reformlar bugün ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu, yapılmasının ve uygulanmasının çok büyük bir önem arz ettiği, ülkemizi geçtiği bu zorlu süreçten güçlenerek çıkması için çok önemli bir olgudur. Yapısal Reform hamlesinin eğitimden sağlığa, hukuktan ekonomiye, kurumların bağımsızlığından maliyeye kadar birçok alanda yapılması gerektiği kanaatindeyim. Bu yönde atılacak adımla ülkemiz çok daha güçlü olarak 2053 – 2071 hedeflerine yürüyebilecektir ama öncelikle şu üç kavramı kurumlarımızda uygulayabilmemiz gerekiyor. Liyakat Meritrokrasi Kurumların Bağımsızlığı Yukarıda belirttiğim üç kavram çerçevesinde yapılması gereken yapısal reformlara baktığımızda: Eğitim Ülkemizde eğitim sistemi baştan aşağıya yenilenmelidir. Her gelen hükümetin ve bakanın farklı bir sistem uyguladığı mevcut sistemdeki Milli Eğitim Bakanlığı’nın bakanlık statüsü kaldırılmalı ve Maarif Teşkilatı adı altında hükümetlerden bağımsız bir şekilde çalışan, dönemin e...

Enflasyon Ataleti

Enflasyon Ataleti, enflasyonu  düşürmek için uygulanan politikalara karşın, iktisadi karar birimlerinin geçmiş dönemki  enflasyon  beklentilerini sürdürmeleri nedeniyle, enflasyon  oranının düşmeye karşı direnç göstermesi ve yapışkan hale gelmesidir. Son dönemde ülkemizin en önemli sorunları arasında ilk sırada yer alan konu hiç kuşkusuz Enflasyon Oranı ’dır ve bu oran bir Enflasyon Ataleti meselesine dönmektedir. Son dönemde enflasyon oranlarına göz attığımızda: Ekim 2018 – %25.24 Kasım 2018 – %21.62 Aralık 2018 –% 20.30 Ocak 2019 - %20.35 Şubat 2019 – %19.67 Mart 2019 - %19.71 Nisan 2019 – %19.50 olduğunu görüyoruz. Enflasyon Oranında Ekim 2018 dönemi sonrası TCMB’nin yüklü miktarda yaptığı faiz artışı ve buna ek olarak 2018 yılında yıl sonuna kadar uygulanan Enflasyonla Topyekün Mücadele kampanyasının etkili olduğunu fakat bu çalışmaların enflasyon oranını ancak %20’nin biraz altına geriletebildiğini görüyoruz. Yüksek enflasyonla mücadele ett...