Ana içeriğe atla

Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK) Üzerine

vdmk ile ilgili görsel sonucu

Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK), yeni bir finansman tekniği olarak kurumların bilançolarında yer alan senet veya teminata konu alacaklarının ikincil piyasada pazarlanabilir menkul kıymetler haline dönüştürülmüş halidir.


VDMK’a konu olabilecek varlıklar; tüketici kredileri, finansal kiralama sözleşmelerinden doğan alacaklar ve finansal kuruluşlar hariç mal ve hizmet üretimi faaliyetinde bulunan anonim ortaklıkların müşterilerine yaptıkları faturalı satışlardan kaynaklanan senede veya teminata bağlanmış ticari alacakları olabilir.


Geçtiğimiz haftalarda basına yansıyan gelişmelere göre TKYB ( Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası )’nın kurucu olduğu Varlık Finansmanı Fonuyla, Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbank’ın 1’er milyar liralık, Garanti Bankası’nın 150 milyon liralık kendi ellerinde mevcut, yüksek kaliteli olan ipoteke dayalı konut kredileri havuz oluşturarak bunları birleştirip karşılığında 3 milyar 150 milyon liralık VDMK ihracının gündemde olduğunu görüyoruz. Bu sayede bankalar uzun vadeli konut kredilerinin bir bölümünü, likit hale getirme imkanına kavuşarak bilançolarını da likidite açısından rahatlatmayı sağlamak konusunda önemli bir çalışma olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda iki yıllık tahvil faizinin 80 baz puan üstünde bir getiri sağlaması da VDMK’ların ihracının daha kolay bir şekilde yapılmasında önemli bir etken olacaktır.

Basında bu VDMK İhracının konut müteahhitlerine dönük bir faydası olup olmadığını yönünde bazı haberler yer almasına karşın bu ihracın inşaat firmalarına yönelik bir çalışma olmadığını söyleyebiliriz.

VDMK ihracıyla likidite açısından rahatlayacak bankaların ise yeni krediler vermek için ek bir imkan kazanmaları bekleniyor. Burada yapılacak olan işlemde krediler çeşitli havuzlara toplanarak bir paket haline getirilecek ve bu paket haline getirilen krediler İpoteğe Dayalı Menkul Kıymet olarak TKYB’ye verilecek, TKYB bu İPMK’e karşılığında 0 riskli VDMK’ları bankalara temin edecek ve bu krediler VDMK olarak sabit getirili bir şekilde piyasada satışını gerçekleştirecek. Aynı zamanda bu varlıklara 1 yıllık bir geri alma garantisi de getirildiğini belirtelim.

Buradaki riskli konu; bankaların bu 0 riskli VDMK’ları teminat olarak gösterip TCMB’den bu teminatı karşılığında nakit alma konusu. Bu sürecin bu yönde gerçekleşmesi söz konusu olursa bu durumun sıkı para politikasını zedeleyeceğini ve piyasalardaki akışı bozacağı belirtmemizde fayda var. Fakat şu an ki durumda TCMB’nin böyle bir çalışmaya yanaşmadığını söyleyebiliriz. VDMK ihracıyla kamu bankalarının donuk kredileri hareketli hale getirilerek piyasalara fonlama yapılmasını sağlamak en önemli amaç olarak karşımıza çıkıyor. 

Türk sermaye piyasalarının derinleşmesi açısından son derece olumlu olan bu süreç banka bilançoları içinde bir rahatlama sağlayacaktır.

Bu sürecin bir dezavantajı piyasa yapıcıların DİBS’ler yerine daha cazip getirili VDMK’ları tercih edeceklerine yönelik olabileceği, bu süreçte bu kağıtların DİBS’lere rakip olabileceğini söyleyebiliriz. Aynı zamanda bu tarz bir menkul kıymetin emeklilik fonları ve çeşitli yatırım fonları tarafından talep görebileceğini fakat bireysel yatırımcı talebi konusunda zamana ihtiyacını olduğunu düşünüyorum.


Sermaye Piyasalarını derinleştirmek üzerine yapılacak olan çalışmaları her zaman desteklediğimizi, bu çalışmaların piyasaların mevcut akışını bozmadan gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtmekte fayda var.


Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle.


Esen kalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TCMB'nin Faiz Kararı ve Beklentiler Üzerine

Geçtiğimiz haftanın gündeminde TCMB tarafından açıklanan PPK toplantısı sonrası alınan faiz artırım kararı vardı. TCMB Politika Faizini %17,5’dan %25’e yükseltti. Piyasa beklentisi %20 seviyesindeydi. TCMB PPK toplantısı sonrası yaptığı bu hamle ile pozitif anlamda piyasalara şok uygulamış oldu. Ülkemizde yaklaşık 13 yıldır faizlerin baskılandığı bir sürece şahitlik ediyoruz. 2010 yılında TL’nin aşırı değerli olması ve cari açıkta kırılan rekorla birlikte kısa vadeli sermaye akımlarının uzun vadeye yönlendirilmesi ve Türk Lirasının aşırı değerlenmesini önlemek amacıyla başlayan bu süreç yıllar içerisinde ekonomi yönetiminin çeşitli görüşleri çerçevesinde farklılaşarak şekillenmişti. Son dönemde politika yönlendirilmesi sonucunda uzunca bir süre negatif faiz seviyesinin belirlendiğini gördük. Faizlerin ekonomi üzerinde bir yük olduğunu konusunda hemfikiriz. Merkez Bankası tarafından yürütülen para politikası da bu prensipten yola çıkarak, ekonominin potansiyelin üzerinde büyüdüğü duruml

Yapısal Reformlar Üzerine

Yapısal Reformlar Yapısal Reformlar bugün ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu, yapılmasının ve uygulanmasının çok büyük bir önem arz ettiği, ülkemizi geçtiği bu zorlu süreçten güçlenerek çıkması için çok önemli bir olgudur. Yapısal Reform hamlesinin eğitimden sağlığa, hukuktan ekonomiye, kurumların bağımsızlığından maliyeye kadar birçok alanda yapılması gerektiği kanaatindeyim. Bu yönde atılacak adımla ülkemiz çok daha güçlü olarak 2053 – 2071 hedeflerine yürüyebilecektir ama öncelikle şu üç kavramı kurumlarımızda uygulayabilmemiz gerekiyor. Liyakat Meritrokrasi Kurumların Bağımsızlığı Yukarıda belirttiğim üç kavram çerçevesinde yapılması gereken yapısal reformlara baktığımızda: Eğitim Ülkemizde eğitim sistemi baştan aşağıya yenilenmelidir. Her gelen hükümetin ve bakanın farklı bir sistem uyguladığı mevcut sistemdeki Milli Eğitim Bakanlığı’nın bakanlık statüsü kaldırılmalı ve Maarif Teşkilatı adı altında hükümetlerden bağımsız bir şekilde çalışan, dönemin e