Bugünlerde tartışma konusu olan dolar, dünyadaki ekonomik işleyişin en önemli bağlayıcısı konumunda olup, ABD'nin elini güçlendiren en önemli silah olarak karşımıza çıktığını söylemek pekte yanlış olmaz. Doların mevcut durumunun analizini herkesin anlayabileceği bir şekilde anlatmakta ekonomistlere düşen önemli bir görev olduğu kanaatindeyim. Bu bağlamda analizimize başlayalım.
Dünyada 8 kişinin yaşadığını düşünelim. Bunlardan :
1.'si toprağı ekip biçerek çeşitli tarım ürünleri üretip, insanların yeme içme ihtiyacını karşılıyor,
2.'si yeraltındaki madenleri çıkararak çeşitli ürünlerin ham malzemesini üretiyor,
3.'sü makina ve teçhizat üretiyor,
4.'sü üretilen makina ve techizat ile madenleri işleyerek çeşitli ürünleri piyasaya sürüyor,
5.'si bilgisayar, telefon gibi teknolojik aletler üretiyor,
6.'si inşaat ürünleri üreterek çeşitli yapılar yapıp insanların barınma ihtiyacını karşılıyor,
7.'si yeraltından petrolü çıkarıp petrol ve türevlerinin üretimini yapıyor olsun. Bu 7 kişinin de üretim için çeşitli faktörleri ortaya koyduğunu hayal edelim. 8. kişinin ise bir makinası var ve o makina üzerinden istediği kadar kağıt basarak diğer ülkelere ; alın bu kağıtları, birbirinizle mal alışverişi yapma karşılığında bu kağıdı kullanın diyor ve üretim faktörlerini bir araya getirmeden, sadece bir tuşa basarak oluşturduğu kağıtlarla ticarette en büyük söz sahibi oluyor ve bu kozunu her zaman ortaya sürüyor.
Peki bu durumun nasıl ortaya çıktığını açıklayacak olursak :İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesine yakın 1944’te ABD’nin küçük bir kasabası olan Bretton Woods’da toplanan Birleşmiş Milletler Para ve Finans konferansında Bretton Woods Sistemi’nin kabul edildikten sonra, bu sistem ile bağımsız ulus-devletlerin kendi aralarında ortak bir parasal düzen üzerinde anlaşılarak altına dönüştürülebilen tek para biriminin dolar olmasına, diğer para birimlerinin değerlerinin de dolara göre ayarlanmasına karar verilmiştir. Anlaşmaya katılan ve parasını altına dönüştürülebilir yapmayı kabul eden her ülkenin parasının değeri dolara göre saptanmıştır. Anlaşma ile 1 ons altın = 35 dolar ya da 1 dolar 0,88867 gr. altın olarak belirlenmiş ve ABD dış talep olduğunda doları bu paritesi üzerinden altına çevirmeyi kabul etmiştir.
Tüm para birimlerinin dolara endeksli olması zamanla piyasalarda gerilim oluşturmuş ve 1971’de ABD’nin doları altına endekslemekten vazgeçtiğini açıklamasıyla sistem çökmüştür. O zamana kadar doları altın karşılığı basan ABD o zamandan sonra karşılıksız dolar basmaya başlamış ve hâlâ da bu süreci devam ettirmekte. ABD karşılıksız para basıp her şeyi satın alıyor. Yeni Dünya Merkez Bankası kurulması teklifine, yeni bir para birimi olsun görüşlerine karşı çıkıyor ve kabul etmiyor. Çünkü o zaman gücü bitecek. Dolar dünyada talep gördüğü için yükseliyor yoksa biter”
İşte dostlar, dünyanın hali de böyledir. ABD'de şu an da elindeki dolar gücünü kaybetmek istemiyor. Yeri geldiğinde de bunu önemli bir tehdit unsuru olarak kullanmaktan da asla çekinmiyor. İşte bu yüzden yerli para ile ticaret yapma konusunda atılan adımlar önemlidir, yerindedir, işte bu yüzden BRICS ( Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika ) ülkeleri farklı ortak bir para birimi için görüşmeler yapıyor. Meselenin özü gayet açık ve net.
Dünyada 8 kişinin yaşadığını düşünelim. Bunlardan :
1.'si toprağı ekip biçerek çeşitli tarım ürünleri üretip, insanların yeme içme ihtiyacını karşılıyor,
2.'si yeraltındaki madenleri çıkararak çeşitli ürünlerin ham malzemesini üretiyor,
3.'sü makina ve teçhizat üretiyor,
4.'sü üretilen makina ve techizat ile madenleri işleyerek çeşitli ürünleri piyasaya sürüyor,
5.'si bilgisayar, telefon gibi teknolojik aletler üretiyor,
6.'si inşaat ürünleri üreterek çeşitli yapılar yapıp insanların barınma ihtiyacını karşılıyor,
7.'si yeraltından petrolü çıkarıp petrol ve türevlerinin üretimini yapıyor olsun. Bu 7 kişinin de üretim için çeşitli faktörleri ortaya koyduğunu hayal edelim. 8. kişinin ise bir makinası var ve o makina üzerinden istediği kadar kağıt basarak diğer ülkelere ; alın bu kağıtları, birbirinizle mal alışverişi yapma karşılığında bu kağıdı kullanın diyor ve üretim faktörlerini bir araya getirmeden, sadece bir tuşa basarak oluşturduğu kağıtlarla ticarette en büyük söz sahibi oluyor ve bu kozunu her zaman ortaya sürüyor.
Peki bu durumun nasıl ortaya çıktığını açıklayacak olursak :İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesine yakın 1944’te ABD’nin küçük bir kasabası olan Bretton Woods’da toplanan Birleşmiş Milletler Para ve Finans konferansında Bretton Woods Sistemi’nin kabul edildikten sonra, bu sistem ile bağımsız ulus-devletlerin kendi aralarında ortak bir parasal düzen üzerinde anlaşılarak altına dönüştürülebilen tek para biriminin dolar olmasına, diğer para birimlerinin değerlerinin de dolara göre ayarlanmasına karar verilmiştir. Anlaşmaya katılan ve parasını altına dönüştürülebilir yapmayı kabul eden her ülkenin parasının değeri dolara göre saptanmıştır. Anlaşma ile 1 ons altın = 35 dolar ya da 1 dolar 0,88867 gr. altın olarak belirlenmiş ve ABD dış talep olduğunda doları bu paritesi üzerinden altına çevirmeyi kabul etmiştir.
Tüm para birimlerinin dolara endeksli olması zamanla piyasalarda gerilim oluşturmuş ve 1971’de ABD’nin doları altına endekslemekten vazgeçtiğini açıklamasıyla sistem çökmüştür. O zamana kadar doları altın karşılığı basan ABD o zamandan sonra karşılıksız dolar basmaya başlamış ve hâlâ da bu süreci devam ettirmekte. ABD karşılıksız para basıp her şeyi satın alıyor. Yeni Dünya Merkez Bankası kurulması teklifine, yeni bir para birimi olsun görüşlerine karşı çıkıyor ve kabul etmiyor. Çünkü o zaman gücü bitecek. Dolar dünyada talep gördüğü için yükseliyor yoksa biter”
İşte dostlar, dünyanın hali de böyledir. ABD'de şu an da elindeki dolar gücünü kaybetmek istemiyor. Yeri geldiğinde de bunu önemli bir tehdit unsuru olarak kullanmaktan da asla çekinmiyor. İşte bu yüzden yerli para ile ticaret yapma konusunda atılan adımlar önemlidir, yerindedir, işte bu yüzden BRICS ( Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika ) ülkeleri farklı ortak bir para birimi için görüşmeler yapıyor. Meselenin özü gayet açık ve net.
Yorumlar
Yorum Gönder