Ana içeriğe atla

Enflasyon - Asgari Ücret - Refah Üçlüsü

  Fiyatlar genel düzeyinde meydana gelen sürekli artış enflasyon olarak adlandırılmaktadır. Enflasyon, halk arasında “hayat pahalılığı” olarak da bilinmektedir Dolanımda bulunan para miktarıyla, malların ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı arasındaki açığın büyümesidir. Bu durum fiyatların yükselmesini ve paranın değer kaybetmesi ortamını yaratır.

 Asgari Ücret, işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücreti olarak tanımlanmaktadır.

YILLAR
TÜFE
100 Liralık Fiyat Sepetindeki Artış
ÜFE
Yıllar
Asgari Ücret
Asgari Ücretteki Artış
2016
0.08,53
327,54
9,94
2016
1.300,99
0,3708
2015
0.08,81
301,8
5,71
2015
949,07
0,1218
2014
0.08,17
277,37
6,36
2014
846
0,0944
2013
0.07,4
256,42
6,97
2013
773,01
0,1025
2012
0.06,16
238,8
2,45
2012
701,13
0,1130
2011
0.10,45
224,95
13,33
2011
629,95
0,0926
2010
0.06,4
204,5
8,87
2010
576,57
0,0938
2009
0.06,53
192,93
5,93
2009
527,13
0,1519
2008
0.10,06
181,11
8,81
2008
457,63
0,1355
2007
0.08,39
164,56
5,94
2007
403,02
0,0593
2006
0.09,65
151,83
11,58
2006
380,46
0,0866
2005
0.07,72
138,47
2,66
2005
350,15
0,1556
2004
0.09,32
129,39
13,84
2004
303
0,3467
2003
0.18,36
118.36
13,94
2003
225
0,2228
2002
0.29,75
100
30,84
2002
184






















    Yukarıdaki tabloda 2002 yılı ile 2016 yılları arasında meydana gelen enflasyon artışı ve asgari ücret artışının analizi yapılmıştır.

     Tablomuzda göre 2002'de 100 lira olan bir ürün ve hizmet sepetinin 2016 yılına kadar %227 artış gösterdiğini, asgari ücretin ise aynı dönem içinde %606'lık bir artış gösterdiğini görüyoruz. Bu bağlamda asgari ücret düzeyinin enflasyon oranına göre yaklaşık 3 kata yakın artmasına rağmen halkın mevcut durumuna, hayat standartlarına ve çeşitli kuruluşların yaptığı asgari geçim seviyesi araştırmaları rakamlarına baktığımız zaman asgari ücret seviyesindeki artışın mevcut refah seviyesini arttırmaya yeterli olmadığını ve asgari ücretin geçinmek için yetersiz seviye de olduğunu görüyoruz. Sadece yapılan mevcut ücret artışının alım gücünü arttırmadığını, buna ek olarak farklı çalışmalarında yapılması gerektiği aşikardır. Bu konu da atılması gereken en önemli adımın, temel yapısal reformların yapılması olarak değerlendirebiliriz. Refahı arttıracak plan ve projeler uygulandığı zaman enflasyon daha da aşağı gelecektir. Konuyla ilgili bakanlıkların bu yönde yapacakları çalışmalar çok büyük önem arz etmektedir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK) Üzerine

Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK), yeni bir finansman tekniği olarak kurumların bilançolarında yer alan senet veya teminata konu alacaklarının ikincil piyasada pazarlanabilir menkul kıymetler haline dönüştürülmüş halidir. VDMK’a konu olabilecek varlıklar; tüketici kredileri, finansal kiralama sözleşmelerinden doğan alacaklar ve finansal kuruluşlar hariç mal ve hizmet üretimi faaliyetinde bulunan anonim ortaklıkların müşterilerine yaptıkları faturalı satışlardan kaynaklanan senede veya teminata bağlanmış ticari alacakları olabilir. Geçtiğimiz haftalarda basına yansıyan gelişmelere göre TKYB ( Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası )’nın kurucu olduğu Varlık Finansmanı Fonuyla, Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbank’ın 1’er milyar liralık, Garanti Bankası’nın 150 milyon liralık kendi ellerinde mevcut, yüksek kaliteli olan ipoteke dayalı konut kredileri havuz oluşturarak bunları birleştirip karşılığında 3 milyar 150 milyon liralık VDMK ihracının gündemde olduğunu görüyoruz.  Bu sayed

TCMB'nin Faiz Kararı ve Beklentiler Üzerine

Geçtiğimiz haftanın gündeminde TCMB tarafından açıklanan PPK toplantısı sonrası alınan faiz artırım kararı vardı. TCMB Politika Faizini %17,5’dan %25’e yükseltti. Piyasa beklentisi %20 seviyesindeydi. TCMB PPK toplantısı sonrası yaptığı bu hamle ile pozitif anlamda piyasalara şok uygulamış oldu. Ülkemizde yaklaşık 13 yıldır faizlerin baskılandığı bir sürece şahitlik ediyoruz. 2010 yılında TL’nin aşırı değerli olması ve cari açıkta kırılan rekorla birlikte kısa vadeli sermaye akımlarının uzun vadeye yönlendirilmesi ve Türk Lirasının aşırı değerlenmesini önlemek amacıyla başlayan bu süreç yıllar içerisinde ekonomi yönetiminin çeşitli görüşleri çerçevesinde farklılaşarak şekillenmişti. Son dönemde politika yönlendirilmesi sonucunda uzunca bir süre negatif faiz seviyesinin belirlendiğini gördük. Faizlerin ekonomi üzerinde bir yük olduğunu konusunda hemfikiriz. Merkez Bankası tarafından yürütülen para politikası da bu prensipten yola çıkarak, ekonominin potansiyelin üzerinde büyüdüğü duruml

Yapısal Reformlar Üzerine

Yapısal Reformlar Yapısal Reformlar bugün ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu, yapılmasının ve uygulanmasının çok büyük bir önem arz ettiği, ülkemizi geçtiği bu zorlu süreçten güçlenerek çıkması için çok önemli bir olgudur. Yapısal Reform hamlesinin eğitimden sağlığa, hukuktan ekonomiye, kurumların bağımsızlığından maliyeye kadar birçok alanda yapılması gerektiği kanaatindeyim. Bu yönde atılacak adımla ülkemiz çok daha güçlü olarak 2053 – 2071 hedeflerine yürüyebilecektir ama öncelikle şu üç kavramı kurumlarımızda uygulayabilmemiz gerekiyor. Liyakat Meritrokrasi Kurumların Bağımsızlığı Yukarıda belirttiğim üç kavram çerçevesinde yapılması gereken yapısal reformlara baktığımızda: Eğitim Ülkemizde eğitim sistemi baştan aşağıya yenilenmelidir. Her gelen hükümetin ve bakanın farklı bir sistem uyguladığı mevcut sistemdeki Milli Eğitim Bakanlığı’nın bakanlık statüsü kaldırılmalı ve Maarif Teşkilatı adı altında hükümetlerden bağımsız bir şekilde çalışan, dönemin e