Ana içeriğe atla

Fiyatların Yapışkanlığı

  


Fiyat yapışkanlığı enflasyonla mücadele kapsamında en çok zorluk yaratan olgu olarak önümüze çıkmaktadır. Fiyat yapışkanlığı hususu fiyatların hareket yönüne göre değişik yönelimler gösterir. 

Maliyet kalemlerindeki fiyat artış hareketi yukarı yönlü ise fiyatlara yansıması daha hızlı olurken aşağı yönlü hareketlerin yansıması genellikle daha yavaş olduğunu hatta zaman zaman hiç olmadığını da belirtebiliriz. Girdi maliyetleri dövizlerdeki hareketlere endeksli sektörlerde, kur yukarı giderken yapılan yukarı yönlü fiyat artışlarının kur düşmeye başladığında aynı hızda düşme yönünde seyir izlememesi enflasyonla mücadele kapsamında kamu otoritelerinin elini zayıflatan önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

Enflasyonla mücadele sadece toplam talebi kısacak para politikalarını değil aynı zamanda üretici fiyatlarını etkileyen yüksek finansman maliyetlerini düşürmeyi hedeflemelidir.

Aslında enflasyonla mücadeledeki en temel yaklaşımın; üreticileri belirli bir fiyat seviyesinden ürettiği ürünleri satmaya razı ederek tüketicileri de bu fiyatlardan ürün almaya yöneltecek bir anlayış geliştirmek olmalıdır. Burada en önemli husus devletin yapacağı alt yapı yatırımlarının üreticilerin maliyetlerini düşürücü etkisi olacak şekilde dizayn etmesini sağlamaktan geçtiği açıktır.

Aynı zamanda devlet mevcut ortamda teknolojinin de yardımıyla fiyatlamaları takip ederek fahiş fiyat uygulayan üreticiye “Bakın! Ben buradayım, piyasadaki arz-talep durumunu, maliyetlerinizi ve kar marjlarınızı biliyorum, piyasa dışında oluşabilecek bir fiyatlama yapmanıza müsaade etmem” diyebileceği kontrol mekanizmalarını da geliştirmelidir.

Devletin düzenleyici bir mekanizma olarak en önemli görevi üretim maliyetleri konusunda her sektörde bilgi sahibi olup piyasanın yönlendirilmesine yardımcı olmaktır. Burada devletin piyasa mekanizmasına müdahale etmesinden söz etmiyorum. Sadece düzenleyici otoritenin enflasyonla mücadeledeki etkinliğini artırmak için bir yöntem önerisi sunuyorum. Yanlış anlaşılmasın.

Gıda tarafında ise Tarım ve Orman Bakanlığı’na büyük bir görev düşmektedir. Gıda ile ilgili girdi maliyetlerini dövizden kurtararak ülkemizde üretilmesini sağlayacak politikaların hayata geçirilmesiyle döviz artışlarından daha az etkilenecek bir tarımsal üretim ekosisteminin altyapısını kurmak başlı başına çok önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı zamanda bu durum gıda fiyatlarında yaşanan fiyat yapışkanlığı sürecini de en aza indirecektir.

Kısaca literatür taraması yaptığımızda da fiyatların artış ve azalışlarına verilen tepkilerin literatürde de asimetrik olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda literatür fiyat artışlarının yapışkan olduğunu ortaya koyuyor.

"Dolar 18,5’dan 11’e düştü. Peki fiyatlar neden düşmedi?" diye son dönemde sorulan sorular bir hayli fazla. Eğer girdi maliyetinde dövizin önemli bir yer tuttuğu bir üründen veya ara maldan bahsediyorsanız gümrükten ürünü veya malı ilgili firma 16 -17 USDTRY kuru ile çektiyse fiyatın hemen düşmesini bekleyemeyiz. Kur seviyesi önemli bir süre benzer bir noktada kaldığı zaman sabır ve zamanla fiyatlardaki düşüş ve stabilizasyonun görülmesi muhtemel olabilir ama dediğimiz gibi bu konuda zamana ihtiyacın olduğunun tekrar altını çizerek belirtelim.

Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK) Üzerine

Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK), yeni bir finansman tekniği olarak kurumların bilançolarında yer alan senet veya teminata konu alacaklarının ikincil piyasada pazarlanabilir menkul kıymetler haline dönüştürülmüş halidir. VDMK’a konu olabilecek varlıklar; tüketici kredileri, finansal kiralama sözleşmelerinden doğan alacaklar ve finansal kuruluşlar hariç mal ve hizmet üretimi faaliyetinde bulunan anonim ortaklıkların müşterilerine yaptıkları faturalı satışlardan kaynaklanan senede veya teminata bağlanmış ticari alacakları olabilir. Geçtiğimiz haftalarda basına yansıyan gelişmelere göre TKYB ( Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası )’nın kurucu olduğu Varlık Finansmanı Fonuyla, Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbank’ın 1’er milyar liralık, Garanti Bankası’nın 150 milyon liralık kendi ellerinde mevcut, yüksek kaliteli olan ipoteke dayalı konut kredileri havuz oluşturarak bunları birleştirip karşılığında 3 milyar 150 milyon liralık VDMK ihracının gündemde olduğunu görüyoruz.  Bu sayed

TCMB'nin Faiz Kararı ve Beklentiler Üzerine

Geçtiğimiz haftanın gündeminde TCMB tarafından açıklanan PPK toplantısı sonrası alınan faiz artırım kararı vardı. TCMB Politika Faizini %17,5’dan %25’e yükseltti. Piyasa beklentisi %20 seviyesindeydi. TCMB PPK toplantısı sonrası yaptığı bu hamle ile pozitif anlamda piyasalara şok uygulamış oldu. Ülkemizde yaklaşık 13 yıldır faizlerin baskılandığı bir sürece şahitlik ediyoruz. 2010 yılında TL’nin aşırı değerli olması ve cari açıkta kırılan rekorla birlikte kısa vadeli sermaye akımlarının uzun vadeye yönlendirilmesi ve Türk Lirasının aşırı değerlenmesini önlemek amacıyla başlayan bu süreç yıllar içerisinde ekonomi yönetiminin çeşitli görüşleri çerçevesinde farklılaşarak şekillenmişti. Son dönemde politika yönlendirilmesi sonucunda uzunca bir süre negatif faiz seviyesinin belirlendiğini gördük. Faizlerin ekonomi üzerinde bir yük olduğunu konusunda hemfikiriz. Merkez Bankası tarafından yürütülen para politikası da bu prensipten yola çıkarak, ekonominin potansiyelin üzerinde büyüdüğü duruml

Yapısal Reformlar Üzerine

Yapısal Reformlar Yapısal Reformlar bugün ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu, yapılmasının ve uygulanmasının çok büyük bir önem arz ettiği, ülkemizi geçtiği bu zorlu süreçten güçlenerek çıkması için çok önemli bir olgudur. Yapısal Reform hamlesinin eğitimden sağlığa, hukuktan ekonomiye, kurumların bağımsızlığından maliyeye kadar birçok alanda yapılması gerektiği kanaatindeyim. Bu yönde atılacak adımla ülkemiz çok daha güçlü olarak 2053 – 2071 hedeflerine yürüyebilecektir ama öncelikle şu üç kavramı kurumlarımızda uygulayabilmemiz gerekiyor. Liyakat Meritrokrasi Kurumların Bağımsızlığı Yukarıda belirttiğim üç kavram çerçevesinde yapılması gereken yapısal reformlara baktığımızda: Eğitim Ülkemizde eğitim sistemi baştan aşağıya yenilenmelidir. Her gelen hükümetin ve bakanın farklı bir sistem uyguladığı mevcut sistemdeki Milli Eğitim Bakanlığı’nın bakanlık statüsü kaldırılmalı ve Maarif Teşkilatı adı altında hükümetlerden bağımsız bir şekilde çalışan, dönemin e