Ana içeriğe atla

19 Kasımda TCMB Ne Yapabilir ve Ne Yapmalı?





19 Kasımdaki TCMB'nin PPK Toplantısı yaklaştıkça çoğu mecrada TCMB’nin faiz seviyesini %15’e, %15.50’ye çıkaracağına dair acayip analizler okuyoruz, yok şöyle olur yok böyle ama ne analizler, bazen insan okuduklarına inanamıyor doğrusu.


Gelin birlikte sürecin analizini yapalım. Mevcut durumda:

Politika Faizi kaç? 10.25, Fonlama Faizi kaç? 14,60, GLP kaç? 14.75. Demek ki yapılabilecek en makul faiz artışı bu aradaki makası kapatmak ve daraltmak yönünde olmalı.

Peki bu faiz artışı kaç olmalı? 400? 425? 450? Yukarıdaki üç oranında kredibiliteyi arttırabilecek oranlar olduğunu düşünüyorum. Çünkü hedefin ya makası azaltmak ya da kapatmak olması gerektiği ortada.

Aslında yukarıda faiz artırım senaryolarının bir faiz arttırma süreci olmadığını, malumun ilanı olduğunu belirtelim. Zira zaten faizler aslında %14.50 - 15 seviyesinde.

TCMB’nin Yeni Başkanı Naci Ağbal’ın kredibilitesinin yüksek oluşu ve bunu sürdürmek isteyeceği, piyasalarla iyi bir iletişim kurulacağı yönünde verdiği mesajlarda zaten bunu destekler nitelikte. Ayrıca Sn. Cumhurbaşkanı, mevcut ekonomi kurmayları arasından seçebileceği en iyi kişiyi TCMB’nin başına atadı ve ayrıca geçtiğimiz salı gün ki grup toplantısındaki TCMB’nin alacağı kararlarda yanında olacağım demeciyse siyasetle ekonomi yönetiminin uyum içerisinde çalışacağını göstermesi açısından çok önemli.

Bu süreçte:

CDS’ler 550’den 400’e USDTRY 8.55’den 7.7’ye İki yıllık tahvil faizi %15’den %13.98’e indi. Borsa 1.2’den 1,29’a kadar yükseldi. Piyasa bu süreci öncesinde ciddi manada fiyatladı.

Piyasada fiyatlanan faiz artışının aksi bir gelişme yaşanması durumumda (örneğin 150 bp, 200 bp gibi bir faiz artırımı gibi dostlar bizi alışverişte görsün faiz artırımı) piyasa fiyatlaması ve tepkisi son derece negatif olur ve muhtemelen piyasa bir haftada verdiğini 2-3 günde geri alır.

%14.75 üzerinde yapılacak bir faiz artırımının ise fazla olduğunu, zaten mevcutta fonlama maliyetinin 14,75'e kadar çıktığı bir süreçte faizleri %15 - 15.50 seviyesine getirmenin fonlama maliyetini boşu boşuna artmış olacağını da belirtelim. El insaf, kurumları da fazla sıkmamak gerekir.

Kişisel fikrim, benim gibi Merkez Bankacığına meraklı arkadaşların önümüzdeki zaman diliminde Naci Ağbal’ın başarılı MB Başkanı oluşu sürecini konuşacağımız yönünde. 19 Kasım bu sürecin ilk mihenk taşı olacak. Kendisine ve ekibine başarılar diliyorum.

Esen kalın. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK) Üzerine

Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK), yeni bir finansman tekniği olarak kurumların bilançolarında yer alan senet veya teminata konu alacaklarının ikincil piyasada pazarlanabilir menkul kıymetler haline dönüştürülmüş halidir. VDMK’a konu olabilecek varlıklar; tüketici kredileri, finansal kiralama sözleşmelerinden doğan alacaklar ve finansal kuruluşlar hariç mal ve hizmet üretimi faaliyetinde bulunan anonim ortaklıkların müşterilerine yaptıkları faturalı satışlardan kaynaklanan senede veya teminata bağlanmış ticari alacakları olabilir. Geçtiğimiz haftalarda basına yansıyan gelişmelere göre TKYB ( Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası )’nın kurucu olduğu Varlık Finansmanı Fonuyla, Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbank’ın 1’er milyar liralık, Garanti Bankası’nın 150 milyon liralık kendi ellerinde mevcut, yüksek kaliteli olan ipoteke dayalı konut kredileri havuz oluşturarak bunları birleştirip karşılığında 3 milyar 150 milyon liralık VDMK ihracının gündemde olduğunu görüyoruz.  Bu sayed

TCMB'nin Faiz Kararı ve Beklentiler Üzerine

Geçtiğimiz haftanın gündeminde TCMB tarafından açıklanan PPK toplantısı sonrası alınan faiz artırım kararı vardı. TCMB Politika Faizini %17,5’dan %25’e yükseltti. Piyasa beklentisi %20 seviyesindeydi. TCMB PPK toplantısı sonrası yaptığı bu hamle ile pozitif anlamda piyasalara şok uygulamış oldu. Ülkemizde yaklaşık 13 yıldır faizlerin baskılandığı bir sürece şahitlik ediyoruz. 2010 yılında TL’nin aşırı değerli olması ve cari açıkta kırılan rekorla birlikte kısa vadeli sermaye akımlarının uzun vadeye yönlendirilmesi ve Türk Lirasının aşırı değerlenmesini önlemek amacıyla başlayan bu süreç yıllar içerisinde ekonomi yönetiminin çeşitli görüşleri çerçevesinde farklılaşarak şekillenmişti. Son dönemde politika yönlendirilmesi sonucunda uzunca bir süre negatif faiz seviyesinin belirlendiğini gördük. Faizlerin ekonomi üzerinde bir yük olduğunu konusunda hemfikiriz. Merkez Bankası tarafından yürütülen para politikası da bu prensipten yola çıkarak, ekonominin potansiyelin üzerinde büyüdüğü duruml

Yapısal Reformlar Üzerine

Yapısal Reformlar Yapısal Reformlar bugün ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu, yapılmasının ve uygulanmasının çok büyük bir önem arz ettiği, ülkemizi geçtiği bu zorlu süreçten güçlenerek çıkması için çok önemli bir olgudur. Yapısal Reform hamlesinin eğitimden sağlığa, hukuktan ekonomiye, kurumların bağımsızlığından maliyeye kadar birçok alanda yapılması gerektiği kanaatindeyim. Bu yönde atılacak adımla ülkemiz çok daha güçlü olarak 2053 – 2071 hedeflerine yürüyebilecektir ama öncelikle şu üç kavramı kurumlarımızda uygulayabilmemiz gerekiyor. Liyakat Meritrokrasi Kurumların Bağımsızlığı Yukarıda belirttiğim üç kavram çerçevesinde yapılması gereken yapısal reformlara baktığımızda: Eğitim Ülkemizde eğitim sistemi baştan aşağıya yenilenmelidir. Her gelen hükümetin ve bakanın farklı bir sistem uyguladığı mevcut sistemdeki Milli Eğitim Bakanlığı’nın bakanlık statüsü kaldırılmalı ve Maarif Teşkilatı adı altında hükümetlerden bağımsız bir şekilde çalışan, dönemin e