Ana içeriğe atla

Tarım Dışı İstihdam Verisi Sonrası FED ve TCMB Faiz Kararına Yönelik Beklentiler


economics ile ilgili görsel sonucu
Geçtiğimiz Cuma günü beklediğimiz, ekonomiye dair en önemli veri, ABD’den gelecek olan tarım dışı istihdam verisiydi. ABD'de Çalışma Bakanlığı’nın verilerine göre tarım dışı istihdam Haziran'da tüm beklentilerin üzerinde gelerek 224 bin artarken işsizlik oranı % 3.6'dan % 3.7'ye çıktı. Tarım dışı istihdam rakamı beklentisi istihdamın 160 bin, işsizliğin % 3.6 olması yönündeydi.  Tarım dışı istihdam verisi beklentisine yönelik tahmin belirten denekler, ya ABD’deki ekonomik büyümenin güçlü olmasını anlayamıyor ya da gelişigüzel tahmin belirtiyor diye düşünüyorum. Gerçekten oluşan beklentiye göre çok yukarıda olan bir veriyle karşılaştık.
Ortalama saatlik kazançlar aylık % 0.2, yıllık bazda ise değişmeyerek % 3.1 arttı. Beklenti aylık % 0.3 yıllık % 3.2'di. Ortalama saatlik kazanlardaki bu durum manşette olan, beklentinin üzerinden gelen veriyle negatif ayrışıyor. Bu arada Mayıs ayı istihdam verisi 75 binden 72 bine, Nisan verisi de 224 binden 216 bine revize edildi. İşgücüne katılım oranı % 62.8'den % 62.9'a yükselirken ortalama çalışma saati değişmeyerek 34.4'te kaldı.  
Bu rakamlar çerçevesinde İstihdam artışı ABD işgücü piyasasının sağlam kalmaya devam ettiğini gösteriyor. ABD’de ekonomik büyümenin güçlü olması ve tahminlerden güçlü gelen istihdam verisi FED'e yönelik olarak bu ay beklenen faiz indirimi beklentilerini bir miktar frenleyebilir yorumlarını duyar gibiyim. Fakat FED’in bu kadar yüksek bir şekilde faiz indirimi beklentisinin olduğu bir dönemde beklentileri de yönetmek adına 25 baz puanlık bir faiz indirimi gerçekleştireceğini düşünenlerdenim. Mevcut verinin “50 baz puanlık bir faiz indirimi olabilir mi? sorularını tamamen rafa kaldırdığını düşünüyorum.

Bu beklenti ışığında 25 Temmuz da TCMB’nin PPK Toplantısında; FED’in faiz indirimi yapacağı beklentisini, gerileyen enflasyon verilerini ve resesyonda bulunan bir ekonominin bir miktar rahatlaması sağlayabilmek için TCMB’nin normal şartlarda minimum 200 baz puanlık bir faiz indirimi yapması beklenebilir. Fakat ABD ile S400 meselesi konusunda gerginliğe kısa bir ara verilse de henüz net bir sonuca ulaşılmaması ve devam eden siyasi risklerin ekonomi üzerindeki etkileri göz önüne alındığında TCMB’nin 75 veya 100 baz puanlık bir faiz indirimine gideceğini ve piyasa yapıcı bankalara 1 haftalık repo faizinin 100 baz puan aşağısında uyguladığı fonlama maliyetinin ise yeni mevcut duruma uyarlanarak devam edeceğini düşünüyorum.

Bir sonraki yazıda buluşmak dileğiyle.

Esen kalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK) Üzerine

Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK), yeni bir finansman tekniği olarak kurumların bilançolarında yer alan senet veya teminata konu alacaklarının ikincil piyasada pazarlanabilir menkul kıymetler haline dönüştürülmüş halidir. VDMK’a konu olabilecek varlıklar; tüketici kredileri, finansal kiralama sözleşmelerinden doğan alacaklar ve finansal kuruluşlar hariç mal ve hizmet üretimi faaliyetinde bulunan anonim ortaklıkların müşterilerine yaptıkları faturalı satışlardan kaynaklanan senede veya teminata bağlanmış ticari alacakları olabilir. Geçtiğimiz haftalarda basına yansıyan gelişmelere göre TKYB ( Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası )’nın kurucu olduğu Varlık Finansmanı Fonuyla, Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbank’ın 1’er milyar liralık, Garanti Bankası’nın 150 milyon liralık kendi ellerinde mevcut, yüksek kaliteli olan ipoteke dayalı konut kredileri havuz oluşturarak bunları birleştirip karşılığında 3 milyar 150 milyon liralık VDMK ihracının gündemde olduğunu görüyoruz.  Bu sayed

TCMB'nin Faiz Kararı ve Beklentiler Üzerine

Geçtiğimiz haftanın gündeminde TCMB tarafından açıklanan PPK toplantısı sonrası alınan faiz artırım kararı vardı. TCMB Politika Faizini %17,5’dan %25’e yükseltti. Piyasa beklentisi %20 seviyesindeydi. TCMB PPK toplantısı sonrası yaptığı bu hamle ile pozitif anlamda piyasalara şok uygulamış oldu. Ülkemizde yaklaşık 13 yıldır faizlerin baskılandığı bir sürece şahitlik ediyoruz. 2010 yılında TL’nin aşırı değerli olması ve cari açıkta kırılan rekorla birlikte kısa vadeli sermaye akımlarının uzun vadeye yönlendirilmesi ve Türk Lirasının aşırı değerlenmesini önlemek amacıyla başlayan bu süreç yıllar içerisinde ekonomi yönetiminin çeşitli görüşleri çerçevesinde farklılaşarak şekillenmişti. Son dönemde politika yönlendirilmesi sonucunda uzunca bir süre negatif faiz seviyesinin belirlendiğini gördük. Faizlerin ekonomi üzerinde bir yük olduğunu konusunda hemfikiriz. Merkez Bankası tarafından yürütülen para politikası da bu prensipten yola çıkarak, ekonominin potansiyelin üzerinde büyüdüğü duruml

Yapısal Reformlar Üzerine

Yapısal Reformlar Yapısal Reformlar bugün ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu, yapılmasının ve uygulanmasının çok büyük bir önem arz ettiği, ülkemizi geçtiği bu zorlu süreçten güçlenerek çıkması için çok önemli bir olgudur. Yapısal Reform hamlesinin eğitimden sağlığa, hukuktan ekonomiye, kurumların bağımsızlığından maliyeye kadar birçok alanda yapılması gerektiği kanaatindeyim. Bu yönde atılacak adımla ülkemiz çok daha güçlü olarak 2053 – 2071 hedeflerine yürüyebilecektir ama öncelikle şu üç kavramı kurumlarımızda uygulayabilmemiz gerekiyor. Liyakat Meritrokrasi Kurumların Bağımsızlığı Yukarıda belirttiğim üç kavram çerçevesinde yapılması gereken yapısal reformlara baktığımızda: Eğitim Ülkemizde eğitim sistemi baştan aşağıya yenilenmelidir. Her gelen hükümetin ve bakanın farklı bir sistem uyguladığı mevcut sistemdeki Milli Eğitim Bakanlığı’nın bakanlık statüsü kaldırılmalı ve Maarif Teşkilatı adı altında hükümetlerden bağımsız bir şekilde çalışan, dönemin e