Ana içeriğe atla

Tropikal Seracılık

tropikal meyveler ile ilgili görsel sonucu

Seralar, iklime bağlı kalmadan, bütün bir yıl boyunca ekonomik olarak meyve, sebze ve çiçekçiliğin yapıldığı tesislerdir. Seracılık; iklimle ilgili çevre koşullarına, tümüyle veya kısmen bağlı kalmadan gerektiğinde sıcaklık, ışık, nem ve hava gibi etmenler denetim altında tutularak bütün yıl boyunca çeşitli kültür bitkileriyle bunların tohum, fide ve fidanların üretmek, bitkileri korumak ve sergilemek amacıyla yapılır. Serin iklim kuşağındaki ülkelerin seracılık işletmeleri, ılıman iklim kuşağındaki seracılık işletmelerine göre şu zorlukları vardır.

1. Üretim masraflarının yüksek olması, 
2. Enerji giderinin fazla olması, 
Seracılıkta üretim faaliyetlerinin en önemli girdisi enerji temellidir. Serayı uygun bir sıcaklıkta tutmak gerçekten en önemli maliyet unsurudur. Seracılık faaliyetlerinin birleşik bir sistem içerisinde yenilenebilir enerji kaynaklarıyla uyumlu bir şekilde dizayn edilmesinin çok önemli olduğu kanaatindeyim.
Ülkemizde seracılık sadece kışın domates ve salatalıkların yetiştirildiği bir sektör olarak biliniyor. Bu yöntem de bir miktar iç tüketimi karşılamaktan öteye gidemiyor. Mevcut olan seracılığın işlevine farklı, katma değer üretecek bir şekilde baktığımız zaman neden tropikal meyveleri bu seralarda üretip Avrupa'ya satmıyoruz dediğinizi duyar gibiyim. Artık dünyanın öteki ucunda yetişen tropikal meyvelerin tadına bakmak için binlerce kilometre yol kat etmek gerekmiyor, üstelik o meyvelerinde dalından ham bir şekilde koparılıp yolda olgunlaşmasına da gerek yok. Her kadar isimlerini söylemek bazen zor olsa da, garip görünüşlerinin altında nasıl birer tat yattığını merak ettiğiniz bu meyvelerin önemli bir kısmını seralarda üretip yurt dışına ihraç edebiliriz. Türkiye'nin mevcut jeopolitik konumunu düşündüğümüzde bizim topraklarımızda üretilen tropikal meyvelerin Avrupa'ya gönderilmesi Güney Amerika ve Afrika'ya göre çok kısa süreceğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Bu bize çok önemli bir lojistik avantajı da sağlamaktadır.
Tam bir C vitamini deposu olan Kiwano'yu, kolesterolden kalp hastalıklarına kadar birçok hastalığa iyi geldiği bilinen Rambutan, çok güçlü bir antioksidan olma özelliğiyle Mangostan, Lif ve mineral kaynağı Guava'nı, küresel pazardaki en yaygın lakabı dragon fruit" olan Pitaya ve bunun gibi daha birçok tropikal meyveyi seralarımızda üretip çok iyi fiyatlara Avrupa Pazarına ihraç edebiliriz. Bu tarım ürünlerinin ihracı gerçekten önemli bir potansiyel taşımakta ve ayrıca dış ticaret açığımıza da ciddi bir şekilde katkı sağlayacağı ortada.
Aynı zamanda bizim insanlarımızın da değişik tropikal lezzetleri tatmasını ve bu besinlerden faydalanmasına da vesile olabiliriz.
Tarıma geleneksel bir sektör olarak değil, katma değeri nasıl yukarıya taşıyabiliriz gözüyle baktığımız zaman çok önemli kazanımlarımızın olacağını düşünüyorum.
Bir sonraki yazıda buluşmak dileğiyle
Esen kalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK) Üzerine

Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK), yeni bir finansman tekniği olarak kurumların bilançolarında yer alan senet veya teminata konu alacaklarının ikincil piyasada pazarlanabilir menkul kıymetler haline dönüştürülmüş halidir. VDMK’a konu olabilecek varlıklar; tüketici kredileri, finansal kiralama sözleşmelerinden doğan alacaklar ve finansal kuruluşlar hariç mal ve hizmet üretimi faaliyetinde bulunan anonim ortaklıkların müşterilerine yaptıkları faturalı satışlardan kaynaklanan senede veya teminata bağlanmış ticari alacakları olabilir. Geçtiğimiz haftalarda basına yansıyan gelişmelere göre TKYB ( Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası )’nın kurucu olduğu Varlık Finansmanı Fonuyla, Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbank’ın 1’er milyar liralık, Garanti Bankası’nın 150 milyon liralık kendi ellerinde mevcut, yüksek kaliteli olan ipoteke dayalı konut kredileri havuz oluşturarak bunları birleştirip karşılığında 3 milyar 150 milyon liralık VDMK ihracının gündemde olduğunu görüyoruz.  Bu sayed

TCMB'nin Faiz Kararı ve Beklentiler Üzerine

Geçtiğimiz haftanın gündeminde TCMB tarafından açıklanan PPK toplantısı sonrası alınan faiz artırım kararı vardı. TCMB Politika Faizini %17,5’dan %25’e yükseltti. Piyasa beklentisi %20 seviyesindeydi. TCMB PPK toplantısı sonrası yaptığı bu hamle ile pozitif anlamda piyasalara şok uygulamış oldu. Ülkemizde yaklaşık 13 yıldır faizlerin baskılandığı bir sürece şahitlik ediyoruz. 2010 yılında TL’nin aşırı değerli olması ve cari açıkta kırılan rekorla birlikte kısa vadeli sermaye akımlarının uzun vadeye yönlendirilmesi ve Türk Lirasının aşırı değerlenmesini önlemek amacıyla başlayan bu süreç yıllar içerisinde ekonomi yönetiminin çeşitli görüşleri çerçevesinde farklılaşarak şekillenmişti. Son dönemde politika yönlendirilmesi sonucunda uzunca bir süre negatif faiz seviyesinin belirlendiğini gördük. Faizlerin ekonomi üzerinde bir yük olduğunu konusunda hemfikiriz. Merkez Bankası tarafından yürütülen para politikası da bu prensipten yola çıkarak, ekonominin potansiyelin üzerinde büyüdüğü duruml

Yapısal Reformlar Üzerine

Yapısal Reformlar Yapısal Reformlar bugün ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu, yapılmasının ve uygulanmasının çok büyük bir önem arz ettiği, ülkemizi geçtiği bu zorlu süreçten güçlenerek çıkması için çok önemli bir olgudur. Yapısal Reform hamlesinin eğitimden sağlığa, hukuktan ekonomiye, kurumların bağımsızlığından maliyeye kadar birçok alanda yapılması gerektiği kanaatindeyim. Bu yönde atılacak adımla ülkemiz çok daha güçlü olarak 2053 – 2071 hedeflerine yürüyebilecektir ama öncelikle şu üç kavramı kurumlarımızda uygulayabilmemiz gerekiyor. Liyakat Meritrokrasi Kurumların Bağımsızlığı Yukarıda belirttiğim üç kavram çerçevesinde yapılması gereken yapısal reformlara baktığımızda: Eğitim Ülkemizde eğitim sistemi baştan aşağıya yenilenmelidir. Her gelen hükümetin ve bakanın farklı bir sistem uyguladığı mevcut sistemdeki Milli Eğitim Bakanlığı’nın bakanlık statüsü kaldırılmalı ve Maarif Teşkilatı adı altında hükümetlerden bağımsız bir şekilde çalışan, dönemin e