Türkiye
Ekonomisine ait son dönemde açıklanan verilere baktığımızda 2018 – 4. Çeyrek ve
2019 – 1.Çeyrek dönemlerinde negatif büyüme oranı gelme olasılığının
bulunduğunu, bu negatif büyüme oranlarıyla ekonominin teknik olarak resesyona
girebileceğini söyleyebiliriz. Sonraki süreçte ekonominin büyüme oranı
patikasının Türkiye Ekonomisinin mevcut potansiyel büyüme oranının altında
olabileceğini, bu durumla birlikte enflasyonun yüksek seyretmesi durumunda da
bir stagflasyon beklentisinin mümkün olduğunu belirtmeliyiz. Mevcut durum
ışığında son dönemde açıklanan ekonomi verilerini değerlendirmenin önemli
olduğu kanaatindeyim.
İlk olarak Sanayi
Üretim Endeksi, Aralık 2018 verilerine baktığımızda sanayi üretimi bir önceki
yılın aynı ayına göre %9,8 oranında azaldı. Sanayinin alt
sektörleri (2015=100 referans yıllı) incelendiğinde, 2018 yılı Aralık ayında
madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre
%2,1, imalat sanayi sektörü endeksi %10,8 ve elektrik, gaz, buhar ve
iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %1,2 azaldı. İmalat Sanayi
Sektörü Endeksindeki keskin daralmanın büyüme oranına dair endişeleri daha da
arttırdığını söyleyebiliriz. Aynı zamanda Sanayi üretimi bir önceki aya göre
%1,4 azalmış durumda. Çeyrek bazında baktığımızda sanayi üretimi bir önceki
yılın aynı çeyreğine göre %7,5 azaldı. 2018 yılı dördüncü çeyreğinde takvim
etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bir önceki yılın aynı çeyreğine göre
%7,5 azaldı. Bir önceki çeyreğe göre mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış
sanayi üretimi ise %5,2 azaldı. Endeksin alt kırılımlarına baktığımızda ara
malı üretimindeki yıllık değişimin -%14,9 olması dikkat çekiyor.
Ekonomideki
işlerliği gösteren bir diğer endeks olan Perakende Satış Endeksleri, Aralık
2018 verilerine göre perakende satış hacmi bir önceki yılın aynı ayına göre
%9,2 azaldı. Takvim
etkilerinden arındırılmış sabit fiyatlarla perakende satış hacmi 2018 yılı
Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %9,2 azaldı. Aynı ayda gıda,
içecek ve tütün satışları %2,7, gıda dışı satışlar (otomotiv yakıtı hariç)
%12,6, otomotiv yakıtı satışları %9,5 azaldı.
Türkiye
Ekonomisinde son yıllarda büyümeye önemli katkı sağlayan inşaat sektörüne
yönelik verilere baktığımızda ise Konut Satış İstatistikleri, Ocak 2019 Türkiye
genelinde konut satışları 2019 Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre
%24,8 oranında azalarak 72 937 oldu. Son 10 yıldır ekonomide büyümenin dinamosu olan
inşaat sektöründeki bu daralma inşaat sektörünün yaklaşık 300 farklı iş dalı
üzerindeki etkisi göz önüne alındığında büyüme oranına önemli bir oranda etkisi
olacağını söyleyebiliriz.
Büyümenin öncü
göstergelerinden olan İstanbul Sanayi Odası’nın yayınladığı PMI Endeksine
baktığımız zaman ocak ayında 44,2 olarak ölçülerek, sektörün faaliyet
koşullarının yavaş seyretmeye devam ettiğini gösterdi. PMI Endeksi 50’nin
üzerinde olduğunda büyüme, 50’nin altında olduğunda ise daralmaya yönelik
kuvvetli işaret verdiğini belirtelim.
BDDK Verilerine
baktığımız zaman kredi büyümesinde önemli bir gerilemenin olduğunu da
görebiliriz. Türkiye Ekonomisinde kredi büyümesi ile GSYH’daki artış arasında
pozitif korelasyon olduğunu, kredi büyümesinde yaşanacak olan bir azalışın
GSYH’daki artışı da önemli ölçüde baskılayacağı çok açık.
Tüketici Güven
Endeksi de ekonomideki geleceğe yönelik beklentileri gösteren bir endeks
olduğunu göz önüne aldığımız zaman Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi
sonuçlarından hesaplanan mevsim etkilerinden arındırılmış Tüketici
Güven Endeksi, Şubat
ayında bir önceki aya göre %0,7 oranında azaldı; Ocak ayında 58,2 olan
endeks Şubat ayında 57,8 oldu.
Büyümeye yönelik
verilerin etkisinin en çok hissedildiği piyasalardan biri de işgücü piyasadır.
TÜİK işgücü istatistiklerini 3 ay sonra yayınlamaktadır. 3 ay önceki işgücü
verileriyle son ayda yayınlanan büyümenin öncü verilerini birlikte okuduğumuz
zaman önümüzdeki döneme yönelik işgücü piyasasında durumun ileri ki dönemde
olabilecek mevcut gidişatını tahmin edebiliriz. İşgücü İstatistikleri, Kasım
2018 verilerine baktığımızda işsizlik oranı %12,3 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye
genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2018 yılı Kasım döneminde
geçen yılın aynı dönemine göre 706 bin kişi artarak 3 milyon 981 bin kişi oldu.
İşsizlik oranı 2 puanlık artış ile %12,3 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde;
tarım dışı işsizlik oranı 2,1 puanlık artış ile %14,3 olarak tahmin edildi.
Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 4,3 puanlık artış ile %23,6
olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 2,1 puanlık artış ile %12,6 olarak
gerçekleşti. İstihdam oranı %46,5 olurken İş gücüne katılma oranı
%53 olarak gerçekleşti. Büyümeye yönelik gelen bu öncü olumsuz rakamların
işsizlik oranı üzerindeki etkisi de hissedilmeye başladığı çok net olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bir ekonominin en önemli işlevinin halkına helalinden
iş, aş sağlamak olduğunu bir kez daha hatırladığımızda işsizlik oranındaki bu
artış ekonomideki gidişatın sağlıklı olmadığını ortaya koymaktadır.
Son olarak otomobil satış rakamlarına baktığımızda Otomobil ve Hafif Ticari
Araç Pazarı 2019 Ocak ayında %59 oranında azaldı. Bu azalışta talep koşullarında
bozulma, kredi faizlerinin yüksek olması ve reel sektörde yaşanan sorunların bu
keskin yükselişte etkin olduğunu bu verinin ticari araç pazarına yönelik
rakamlarının ekonomideki duruma yönelik önemli bir mesaj verdiğini söyleyebiliriz.
Mevcut veriler
ve kendi veri çalışmalarım ışığında 2018 4. Çeyrek büyüme rakamının -%2,8 -
%3,2 aralığında geleceğini tahmin ediyorum. Türkiye ekonomisi 2017 yılında
%7,44 büyüme kaydetmesinin ardından 2018 yılı ilk üç çeyreğinde sırasıyla bir
önceki yılın aynı çeyreğine göre %7,24, %5,30 ve %1,56 büyüme kaydetmişti. 2019 1. Çeyrek
büyüme verine yönelik düşüncelerimi daha sonraki
yazılarımda paylaşmayı planlıyorum.
Bir sonraki
yazıda görüşme dileğiyle.
Esen kalın.
Kaynak: TÜİK, TBB, İSO, ODD, Bloomberg
Yorumlar
Yorum Gönder